Nuray Yıldırım
Pamuk kızımın karnı iyice büyüdü...
O güzelim keseli göbeğinin içinde saklamış olduğu minnak yavrularını günden güne merak etmekteyim.
Pamuğumun hikâyesi, büyükşehirde başladı. Ankara’nın Kurtuluş semtinde bulunan kız yurdunun önünde doğmuş ve annesi tarafından terk edilmiş bir yavru kedi olarak tanıştık.
Ben ise; babamı kaybetmiş, evde tek başıma babamın yokluğunun acısına kapılmıştım.
Kalbimin ağrısının dinmediği bir zamanda, kedi sahiplenmek, kalbimin ağrısına iyi gelir" düşüncesiyle arayışa girdim.
İnstagram’da kedi sahiplendirme sayfasında gördüğüm; beyaz, kartopuna benzeyen kedi yavrusunu seçtim.
Telefon numarasını arayarak sahiplendirecek kişiye ulaştım....
Telefonun diğer ucundan, genç bir kız sesi sevinerek, "lütfen yarın gelip alın, bu yavru soğuktan donmak üzere" diyordu.
Genç kızın ses tonundaki üzüntü beni daha da hızlandırmıştı.
Akşam erkenden yattım. Sabahı zor ederek uyandım.
Uyanır, uyanmaz giyinip minik kediciği almak üzere yola çıktım.
Küçük bir yavruyu kurtaracak olmanın sevinciyle adımlarımı hızlandırarak yolları yürüdüm.
Ankara'da aralık ayının ayazına insan dayanamazken, minik bir kedi yavrusu nasıl dayanacaktı?
Kurtuluş semtinde, okuduğum lisenin yanında bulunuyor olması, bana ayrı bir heyecan vermişti.
Kız yurduna geldiğimde, görevliler beni kapıda karşıladılar.
İçeri girince ortamın sıcaklığı yüzümü okşadı. Sandalyeye oturdum, karşılıklı tanışmalar ve sohbetler arasında kendimden bahsettim.
Yaşam koşullarımın kedi bakmaya uygun olduğunu düşündüler. Ve kedi yavrusunu bana vermekte karar kıldılar.
Öğrenci kız, minik kedi yavrusunun hikâyesini anlattı.
Pamuk kedi, yurdun bahçesinde doğmuş.
İki kardeşi, kışın çetin koşulları ve soğuktan dolayı yaşayamamış. Anne kedi, gittiği yerden bir daha yurdun bahçesine dönmemiş.
Benim minik pamuk kedim soğuklarda, aç-susuz yaşama karşı tutunuyormuş...
Ve şimdi karşısına ben çıkmıştım. Onu birazdan sıcak yuvasına götürecektim.
Öğrenci arkadaşımız kedi yavrusunun kısa hikâyesini anlattıktan sonra gözleri yaşlarla dolarak, avucundaki kediyi benim avucuma koydu. "Eminim ki çok iyi bakacaksınız" dedi.
Böylesine özel olan pamuk kediyi bugüne kadar, tüm hassasiyetimle bakıp, korudum.
Pamukla, üç ay boyunca Ankara'da beraber mutlu zamanlar geçirdik.
Nasıl mı?
Babamım yokluğunun kederini üzerimden alıp götürmesiyle, kendimi daha çabuk toparlıyordum. Yas sürecinde çektiğim acıyı sevgisiyle, verdiği huzurla iyileştiriyordum.
Kendisiyle ilgilenmiş olmam, beni kötü düşüncelerimden uzaklaştırıyor, yerine tatlı hayaller koymama neden oluyordu.
Kitaplar okuduk, uyuduk uyandık. O sıralar "part time" çalışıyordum. İşe gittiğimde pamuk, gün boyu evde uslu uslu beni beklerdi.
Balkonu çok sevdiğinden orada uyuyup kalıyordu.
Arkadaşlığımız harikaydı.
Dış dünyanın soğuk havası, trafik sesleri, arabaların hızlı geçişleri onu korkutmuş ve yormuş olmalıydı.
Travması çok büyüktü!
Doyasıya anne memesi emememiş olmasından kaynaklı süt proteini alamamıştı.
Visal enfeksiyon kapmış, solunum yolları tıkalı bir minik yavruydu. Antibiyotik veriyordum.
Bütünüyle acılar içinde bana ve evime gelmişti. Geldiği sıcak yuvada, dış dünyayı camdan seyrederek kaderine seviniyor olmalıydı.
2019 un, yine böyle güneşli bir mart gününde, Köylü köyüne doğru uzun bir yolculuğa çıktık.
Pamuk kedime, hafif bir uyku ilacı enjekte yaptırmıştım. O an rahat bir uykuya daldı...
Yolculuğumuz boyunca uykusunun derinliği ile uzun yolları, dağları aşarak tabiatın içinde bulacağımız daha huzurlu bir yaşama doğru gidiyorduk.
Kurtuluş'un kızları; yani ben ve pamuk kedi Ankara'yı bırakıp, doğal yaşama dönüyorduk.
Çok değer verdiğim köyüme gelmiştik!
Miniğim araban indi. Patileri tekrardan toprağa basıyordu.
Onun bu özgürlüğü benimde mutluluğum olmaktaydı.
Ankara'da henüz erken diyerek kısırlaştırma işlemini yaptıramamıştım.
Köydeki doğal yaşamın içinde hamile kalan pamuk kedimin ilk doğumunda altı tane yavrusu olmuştu.
İşte pamuk kedimin serüvenlerle süslü hikâyesi böyle...
Şimdi köyde üçüncü baharını mutlu yaşıyor.
Yeni doğacak olan yavrularını hep beraber heyecanla bekliyoruz.
"Kedi ve yavrusu da neymiş demeyin"
İnanın her kötülüğü unutturuyor.
Özellikle kirli siyaset günlerinden, kadın cinayetlerinden koparıyor.
Sevgiye ait bir yaşam içinde oluyor insan.
Zaten sevgi değil midir?
Bizim felsefemiz...
İste en saf haliyle sevgi, günümüzde doğanın içinde;
Bazen kedide, bazen kuzuda, tüm canlılarda bunuyor.
Saflıklarında çok şey barındırıyorlar.
Köy yaşantısı şu demek aslında, kentlerde insana yoğunlaşmış olan sevgilerimizi oradan kurtarıp, yine bize ait sevgimizi, her alana yaymamızı sağlıyor.
Sevgiyle kalın...
Pamuk kızımın karnı iyice büyüdü...
O güzelim keseli göbeğinin içinde saklamış olduğu minnak yavrularını günden güne merak etmekteyim.
Pamuğumun hikâyesi, büyükşehirde başladı. Ankara’nın Kurtuluş semtinde bulunan kız yurdunun önünde doğmuş ve annesi tarafından terk edilmiş bir yavru kedi olarak tanıştık.
Ben ise; babamı kaybetmiş, evde tek başıma babamın yokluğunun acısına kapılmıştım.
Kalbimin ağrısının dinmediği bir zamanda, kedi sahiplenmek, kalbimin ağrısına iyi gelir" düşüncesiyle arayışa girdim.
İnstagram’da kedi sahiplendirme sayfasında gördüğüm; beyaz, kartopuna benzeyen kedi yavrusunu seçtim.
Telefon numarasını arayarak sahiplendirecek kişiye ulaştım....
Telefonun diğer ucundan, genç bir kız sesi sevinerek, "lütfen yarın gelip alın, bu yavru soğuktan donmak üzere" diyordu.
Genç kızın ses tonundaki üzüntü beni daha da hızlandırmıştı.
Akşam erkenden yattım. Sabahı zor ederek uyandım.
Uyanır, uyanmaz giyinip minik kediciği almak üzere yola çıktım.
Küçük bir yavruyu kurtaracak olmanın sevinciyle adımlarımı hızlandırarak yolları yürüdüm.
Ankara'da aralık ayının ayazına insan dayanamazken, minik bir kedi yavrusu nasıl dayanacaktı?
Kurtuluş semtinde, okuduğum lisenin yanında bulunuyor olması, bana ayrı bir heyecan vermişti.
Kız yurduna geldiğimde, görevliler beni kapıda karşıladılar.
İçeri girince ortamın sıcaklığı yüzümü okşadı. Sandalyeye oturdum, karşılıklı tanışmalar ve sohbetler arasında kendimden bahsettim.
Yaşam koşullarımın kedi bakmaya uygun olduğunu düşündüler. Ve kedi yavrusunu bana vermekte karar kıldılar.
Öğrenci kız, minik kedi yavrusunun hikâyesini anlattı.
Pamuk kedi, yurdun bahçesinde doğmuş.
İki kardeşi, kışın çetin koşulları ve soğuktan dolayı yaşayamamış. Anne kedi, gittiği yerden bir daha yurdun bahçesine dönmemiş.
Benim minik pamuk kedim soğuklarda, aç-susuz yaşama karşı tutunuyormuş...
Ve şimdi karşısına ben çıkmıştım. Onu birazdan sıcak yuvasına götürecektim.
Öğrenci arkadaşımız kedi yavrusunun kısa hikâyesini anlattıktan sonra gözleri yaşlarla dolarak, avucundaki kediyi benim avucuma koydu. "Eminim ki çok iyi bakacaksınız" dedi.
Böylesine özel olan pamuk kediyi bugüne kadar, tüm hassasiyetimle bakıp, korudum.
Pamukla, üç ay boyunca Ankara'da beraber mutlu zamanlar geçirdik.
Nasıl mı?
Babamım yokluğunun kederini üzerimden alıp götürmesiyle, kendimi daha çabuk toparlıyordum. Yas sürecinde çektiğim acıyı sevgisiyle, verdiği huzurla iyileştiriyordum.
Kendisiyle ilgilenmiş olmam, beni kötü düşüncelerimden uzaklaştırıyor, yerine tatlı hayaller koymama neden oluyordu.
Kitaplar okuduk, uyuduk uyandık. O sıralar "part time" çalışıyordum. İşe gittiğimde pamuk, gün boyu evde uslu uslu beni beklerdi.
Balkonu çok sevdiğinden orada uyuyup kalıyordu.
Arkadaşlığımız harikaydı.
Dış dünyanın soğuk havası, trafik sesleri, arabaların hızlı geçişleri onu korkutmuş ve yormuş olmalıydı.
Travması çok büyüktü!
Doyasıya anne memesi emememiş olmasından kaynaklı süt proteini alamamıştı.
Visal enfeksiyon kapmış, solunum yolları tıkalı bir minik yavruydu. Antibiyotik veriyordum.
Bütünüyle acılar içinde bana ve evime gelmişti. Geldiği sıcak yuvada, dış dünyayı camdan seyrederek kaderine seviniyor olmalıydı.
2019 un, yine böyle güneşli bir mart gününde, Köylü köyüne doğru uzun bir yolculuğa çıktık.
Pamuk kedime, hafif bir uyku ilacı enjekte yaptırmıştım. O an rahat bir uykuya daldı...
Yolculuğumuz boyunca uykusunun derinliği ile uzun yolları, dağları aşarak tabiatın içinde bulacağımız daha huzurlu bir yaşama doğru gidiyorduk.
Kurtuluş'un kızları; yani ben ve pamuk kedi Ankara'yı bırakıp, doğal yaşama dönüyorduk.
Çok değer verdiğim köyüme gelmiştik!
Miniğim araban indi. Patileri tekrardan toprağa basıyordu.
Onun bu özgürlüğü benimde mutluluğum olmaktaydı.
Ankara'da henüz erken diyerek kısırlaştırma işlemini yaptıramamıştım.
Köydeki doğal yaşamın içinde hamile kalan pamuk kedimin ilk doğumunda altı tane yavrusu olmuştu.
İşte pamuk kedimin serüvenlerle süslü hikâyesi böyle...
Şimdi köyde üçüncü baharını mutlu yaşıyor.
Yeni doğacak olan yavrularını hep beraber heyecanla bekliyoruz.
"Kedi ve yavrusu da neymiş demeyin"
İnanın her kötülüğü unutturuyor.
Özellikle kirli siyaset günlerinden, kadın cinayetlerinden koparıyor.
Sevgiye ait bir yaşam içinde oluyor insan.
Zaten sevgi değil midir?
Bizim felsefemiz...
İste en saf haliyle sevgi, günümüzde doğanın içinde;
Bazen kedide, bazen kuzuda, tüm canlılarda bunuyor.
Saflıklarında çok şey barındırıyorlar.
Köy yaşantısı şu demek aslında, kentlerde insana yoğunlaşmış olan sevgilerimizi oradan kurtarıp, yine bize ait sevgimizi, her alana yaymamızı sağlıyor.
Sevgiyle kalın...
Köylü, 28 Mart 2021
😻😻
YanıtlaSil