Ankara'nın gündüz ve gecelerinden derlediğim fotoğraflar var.
Gezi direnişinde verilen mücadelenin sonunda her birimizin bir yana dağılmasıyla beraber o çok sevdiğimiz Yüksel Caddesi, Karanfil Sokak, Konur Sokak gibi kültür, sanat, edebiyatı içinde barındıran ve doyulmaz nitelikli sohbetleriyle insanları kaynaştıran cadde ve sokakların ruhları sonradan birer birer öldü.
Şehir ruhunun ölümü gri kent olan Ankara'mızı karanlığa boğdu. Bununla beraber iç dünyalarının rengini kente veren, katan gençliğinde oralardan gitmesine ve dağılmasına sebep olan nedenler çoğalınca geriye vasatlaşan kalabalık şehir kaldı.
Öyle bir gençlerdik ki, haritanın neresine gidersek gidelim Ankara'nın Anadolu sıcaklığını bulunduğumuz yerde bulamaz hemen dönerdik.
Küçük bir köye benzetirdik. İstanbul'la kıyaslar iyi ki Ankara var derdik.
Neydi bizi Ankara'ya bağlayan?
Saymakla bitmez ancak bir kaçını yazayım.
Öncelikle dost sıcaklığı... Ankara'mızın denizi ve gezilecek yeri olmadığından biz bu güzellikleri yüreklerimizde bulup orada yüzer, gezerdik.
Kitap evleri, kafeleri çay sohbetleriyle simit yenmesi.
Okuduğumuz kitaplardan birbirimize şiirleri dile getirip, altını çizdiğimiz satırları tekrar etmemiz saatlerce sürerdi.
Araştırmalarımıza yanıt veren müzeler.
El becerilerimizle, bulduğumuz her düzleme ruhumuzu akıttığımız atölyeler.
Eylemler vardı birde; her akşam ve hafta sonları ülkemizin gidişatına yön verecek emekçi seslerinin yükseliyor olması.
Tandoğan mitingleri.
Aşkları, sevdaları.
Kapalı bir kentin getirdiği sıkıcılığı gidermek kolay olmuyordu.
Aradığımız ne varsa sevdiğimizin yüreğindeki deryada, gözlerindeki ışıkta bulur onu severdik.
Sakarya caddesinin türkü barlarıyla var olunur, özlemler bu sokakta son bulurdu.
Opera Bale salonlarını hınca hınç doldurur, kendimize benzeyenlerle sonu gelmeyen alkışlar arasında büyür çiçek açardık.
Tiyatro ve Sinemalarda geleceğe umut bağlar insanı insanla severdik.
Hiç durmadan kar yağardı.
Günlerce lapa lapa yağan kar; Tunalı Hilmi'yi, Kuğulu Parkını başka türlü süslerdi.
Sokak lambalarının içine kelebek uçuşuyla püsküren kar taneleri eşliğinde yol boyu Ziya Gökalp Caddesinden Koleje yürür, sıcak evimizin orada bizi beklemesiyle, yan yana olmanın dayanılmaz hafifliğindeydik.
Cebeci kampüsleri, fakültelerde öğrenci olmak...
Kurtuluş Parkında basket oynayıp, koşup durmanın, hareket alanı bulabilmenin sevinciyle dolup taşan çocuklardık.
Güzellikleri içinde barındıran bu şehirden kareler…
Köylü, 22 Kasım 2021