Yamadağlı Nuray

Yamadağı'ndan giyinmiş kuşanmış, alı al, moru mor, etekleriyle, ırgalanarak bir kadın iner gelir Köylü köyüne. Kadının adı Nuray'dır... Sever dağlarda yaşamayı. Kurt ile kuş ile yürümeyi. İster ki günlük güneşlik olsun günlerin tamamı. Her daim insanların şenlesin yüzü...

20 Temmuz 2022 Çarşamba

Yoldan Bir Tablo

Yoldan Bir Tablo

Nuray YILDIRIM
‘Kendi kendime yazılar’

Keyifle yürüyordu kadın dağlara çıkan toprak yolda…
Sağdan, soldan esen sert rüzgârlar Temmuz sıcağını bastırmak için tüm çabasını harcıyordu.
Rüzgârın havasına karışıyordu kadının benliği, uçup gidiyordu adeta...
Benliğin kendinden gitmesi bazı zamanlar kendini unutmaya eştir.
Bu da en büyük aşklarda meydana gelir.
Kendini unutmuş doğa aşkı içinde yürürken, yan tarafında gördüğü dikenli otların ve diğer çiçeklerin içinde güzelliğine özgü bembeyaz saflığıyla gelin buketine benzer halde bulunan uzun saplı, beyaz taçlı, tutam tutam beyaz çiçek gördü.
Çevresini kuşatan bu çiçeği ellerine almalıydı.
Çiçek çok narindi ve yine narince, eğip bükmeden koparmalıydı.
Elini nazikçe uzattı, incecik parmaklarını çiçeğin gövdesine doladı.
İncinmemeliydi çiçek bile…
Adımlarını tatlı tatlı ileri doğru atarak yürümesine devam ederken olabilen diğer zamanlardan farklı bir güzelliğin farkına vardı.
Harika bir akşamdı ve sadece yürüyordu…
Kadının bacaklarını taşıyan yeşil keten pantolonu rüzgârda savrulmaktayken, biraz eskimiş, hatta yırtılmaya yüz tutmuş spor ayakkabısı, salaş haliyle toprağın üzerinde asaletinden ödün vermiyordu.
Altın çamura düşse yine altındır.
Göz ucuyla baştan aşağı üzerine baktı ve uyumlu bir birliktelik gördü; kendisiyle yaşadığı bu güzelim uyumun akşamında, içsel huzurunun artmış olmasına şükretti.
Var olanla yetinmenin huzuru, mutluluğu azımsanamazdı…
Yaşadığı yayla havasının etkisi de fazlaca etken olmalıydı içsel huzuruna...
Oksijenin bol olduğu yaylada yaşayan ve yürümeyi çok seven, yaz kıyafetlerinin rahatlığıyla salınan bu güzel ve alımlı kadın, topladığı beyaz çiçekleri ellerinin arasında olabildiğince hafif tutarak ilerliyordu.
Bir anda önüne kaya büyüklüğünde bir taş çıktı. Aslında bu taşı hep görüyor ve tanımasına rağmen, sadece bu akşamın farkında lığı ile daha bir ayrımına vararak, taşa yaklaştı.
İlerlemiş olduğu yerden iki adım geri gitti ve ayağını taşın üzerine koydu.
O an sanki orada bir tablo oluştu…
Son bir saat içinde ruhunda başka bir enerji dolaşmış olmalıydı ki; attığı her adımı, yaptığı her hareketi sanatsal boyuttaydı.
Kendisi değilmiş gibiydi.
Her gün akşam, sabah, bahçe, toprak ve hasat işleri kendisini epeyce sıkmış demek ki…
Ayağını taşın üzerine koymuş haliyle, kendisinin farkında olarak, artistik bir beden duruşunda bir arkadaşına randevu vermiş ve bekliyormuş noktasında duygulara büründü.
İçinde sevgisi büyümüştü.
Akşam vaktiydi ve aslında bahçesine gidiyordu.
Üzerinde bulunan keyifli yaz akşamını hiç bozmadan şiirler mırıldanarak, yürüyüşünü tamamlayıp, havuzlu bahçesine ulaştı...
"Genzimizde soluduğumuz oksijenin tadını hissederek yaşamanın kalitesini duyumsayabiliyorsak, gerçekte yaşıyoruzdur."
Şiir gibi yürüyenler bunu çok iyi bilirler.
Nokta...

Köylü Köyü, 13 Temmuz 2022/Gece

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlgisiz yorumlar spam kabul edilir ve suçtur.