Ansızın bastırır köyde kış...
Gece sabahla buluşurken uyanır; dağlar, taşlar, kuşlar ve sonra insanlar. Dışarda gökyüzü yeryüzüne akar.
Pencereler bu görkemli seyre şahit olur.
Kar, inceden ince, bir düğür gibi yağmaktadır.
Gökyüzü dumanlı, sisli hallere bürünmüştür.
Eski söylentilere göre;
‘Kurt’, köylere inermiş böylesi puslu havalarda.
Koyunların, kuzuların ağıllarına girermiş.
Kurtlar, uzak dağlarda avını sezerken, köyümüzde; önce sıcak yataktan kalkıp, sobayı doldurma düşünülür.
Kalın giysi ve yün çoraplar özenle giyilir.
Akşamdan hazırlanan odun-kömür kovaları sobaya konarak tutuşturulur.
Alev alan odunlar, harlı bir ateş koruna dönüşür.
Bu kızıl kor ateşinin, insana verdiği güven hazzı, muazzam güzel bir duygudur.
Ahırında malı davarı olan insanlar, hayvanlarına yem vermek için işlerine koyulur.
Bu işler yorucu ve yıpratıcıdır.
Sabaha karşı beşte yataktan kalkan mal sahipleri, hayvanlarının altını temizler. İnek ve danaların, yattıkları yerin rahat olması gerektiğinden kuruluk serperler.
İneklerin bacak ve gövdelerini tımar ederek bakım yaparlar.
Yaz mevsiminden hazırlanan otlar samanlıkta doğranarak musullara konulur.
Saman ve ot karıştırılarak hayvanlara yem olarak verilir.
Hayvanlarını besledikten sonra, ahır görevini yapan üretici evine gider.
Güzel bir kahvaltı onu bekliyordur.
İnsan gücüne dayan tüm bu işlerin altından kalkmak için sağlıklı beslenmek gerekiyor.
Sofra her zaman yanan sobanın yakınına kurulur.
Aile birliği içinde iştahla, bol sohbetle yapılan kahvaltının, köy yaşantısında besin değeri yüksektir.
İnsan bedenini oksijen ve doğal beslenme dinç tutar buralarda.
Başka türlü sert kışlara, aynı zamanda güç gerektiren işlere beden dayanamaz.
Özenle bakılan inekler sağılarak sütü alınır.
Yeni doğan danalar büyütülür.
Hayvanlar çoğaltılarak, sürüye katılır.
Yoğurt, peynir, yağ ve çökelek inek ve koyun sütünden yapılır.
Ev halkı kendi payını aldıktan sonra başka sağımlarını, köy sakinlerinden süt ihtiyacı olanlara pazarlar.
İnek sayısı çok olan mal sahipleri, ürünlerini ilçede kurulan köy pazarına götürerek satarlar.
Böylelikle birlik, dirlik içinde süren tatlı yaşantı, devam eder.
Kar-kış, soğuklar bastırdığında ulaşım sekteye uğrar.
kasaba ve ilçeye gitmek zorlaşır., buzlanan ve kardan kapanan yollar dozerle açılır.
Fakat yine de dağ başı işte; mutlaka bir terslik çıkabilir.
Bu nedenledir ki bölgemizde erzaklar önceden çuvallarla toplu olarak alınır.
Geçmişten gelen gelenektir...
Un, bulgur, yarma, patates, soğan çuvallarının kilerde boy boy dizilmesi.
Bu görüntüler, her zaman, tıpkı odunlar gibi erzakların doluluğu da bende ayrı bir iç huzur yaratmıştır.
Şehirlerde olduğu gibi her an markete gidilmiyor.
Belki bir ay hiç köyden dışarı çıkılmadığı zamanlar olabiliyor.
Köy yaşamında, özellikle kışları, yazdan kurutulup saklanan kuru yiyeceklerle beslenmek, yerleşmiş bir kültürdür.
Dağlık köylerde yaşayan insanlar, her zorluğun hesabını yaparak tedbirlerini ona göre alabilmeyi kendilerine görev bilmişler.
Kış mevsiminin ve olağanüstü durumların getirdiği zor koşulları kolaylaştırmanın yolunu bulmuşlar.
Bunun mantığına göre davranış geliştirmişler.
Durum ve koşullar ne olursa olsun; pes etmeyen, vazgeçmeyen, her koşulda işine ve yoluna devam eden, işinde ustalaşmış insanların yaşantısı halen var.
Köyde hasta varsa hemen toplanılır.
Yapılacak olan ne varsa yapılır.
Ocak ayının ortasında bazı evlerin suyunun kanalı donmuştu. Aynı gün imece usulüyle toplanıp bu sorun anında çözüldü.
Çetin şartlarda, ilkel koşullarda yaşamış bir neslin torunlarıyız.
Hiçte kolay olmayan şartların içinde var olma savaşı vermişler.
Tüm zorluklara rağmen; evler, konaklar yaptırmış olan dedelerimiz, her türlü kahra göğüs gererek bu günlere bizleri hazırlamışlar.
Köylerin ya da kentlerin koşulları ne olursa olsun, durmadan çalışmalı, üretmeli eskiyi yeniden var etmeliyiz.
Bu bir yaşam döngüsüdür.
Doğanlar büyür, yaşar, sonbahar gazelleri dökülür.
Karda eriyerek yok olur.
Tekrar eden bu yaşam döngüsüne umutla, sabırla, dirençle bakarak yol almalıyız...
İyi pazarlar!
Köylü Köyü, 30 Ocak 2021